Che

Haksızlıklar karşısında savaşarak geçecek ömrünün amacını; "Dünyanın neresinde olursa olsun, haksız yere birisinin suratına atılan tokadı kendi suratında hissetmeyen kişinin insanlığından şüphe ederim.” sözleriyle özetleyen Küba'daki sosyalist devrimin liderlerinden olan Arjantin asıllı Ernesto Che Guevara, 53. ölüm yıl dönümünde bütün dünyada saygıyla anılıyor.

Kısa ömrüne çok şey sığdırmış, inandığı doğrular uğruna mücadele etmeyi asla bırakmamış dünya tarihinin en önemli kişiliklerinden biri ve modern çağın en canlı tarihsel karakteri olarak hepimizin hayatında varlığını sürdüren bu devrimci kimdi? Ne yapmıştı? Neden bu kadar önemliydi? Hakkında onlarca kitap yazılan bu ünlü sosyalistin, Fidel Castro’yu bile aşan ünü nereden geliyordu?

Dünya onu "Che" olarak tanıdı. Oysa bu ismi değil, Kübalı yoldaşlarının kullandıkları "dost” anlamına gelen bir seslenişti. Che’nin hikayesi 1928 yılında Arjantin’de doğumuyla başladı. Henüz küçük bir çocukken bile inatçı, azimli ve asla pes etmeyen bir yapısı vardı. Tıp eğitimi aldığı sırada Latin Amerika’yı baştan sona dolaşarak insanların karşı karşıya kaldığı yoksulluğu bizzat tanık olan Che, ekonomik eşitsizliği ortadan kaldırmanın tek yolunun devrim olduğuna inandı. Bu idealini gerçekleştirmek için Jacobo Arbenz Guzman'ın önderliğinde Guatemala'nın sosyal devrimine katıldı.

Che Guevara, ezilenlerin ve sömürülenlerin davasını savunmak için Fidel Castro’nun yürüttüğü 26 Temmuz hareketinin üyesi oldu. O, Castro ve diğer seksen devrimciyle birlikte diktatör Batista'ya karşı savaşmak için Küba'ya ayak bastığında sadece bir doktordu. Ancak cesareti, kararlılığı ve çatışma yeteneği onu kahraman bir gerillaya dönüştürdü. Bu sayede Che, 1959’da yeni kurulan hükümette çeşitli kilit görevlerde bulunacaktı. Küba’da geçirdiği yıllarda, gerilla savaşı teorisi ve uygulamaları üzerine çok sayıda makaleler ve kitaplar yazdı.

1965 yılında Küba'dan ayrılarak Kongo'daki devrime katılan Che, fikirleri ve liderliğiyle başta Sovyetler Birliği ve Amerika olmak üzere tüm özgürlük düşmanlarını rahatsız ediyordu. 9 Ekim 1967 günü, Bolivya’da hükümet güçleri tarafından infaz edildi. Ama bıraktığı eserlerle fikirleri, idealleri ve vizyonu yıllar ötesinden düzene meydan okumaya hala devam etmektedir. Che’nin ölümünden sonra dünyadaki sosyalist devrimci hareketlerin sembolü haline gelmesi asla bir tesadüf değildi.

Para hırsı ile dolu maddeci bir dünyada "Yepyeni bir dünya kuracağız... Ve dört bir yana yazacağız; Gerçekçi ol, imkansızı iste." sözleri ile devrimci mücadelenin ışığı olmaya devam eden Che’nin hayattaki tek amacı çocuklara daha mutlu bir dünya bırakabilmekti.