Kutlu Olsun

05-12-2020 15:25
Kutlu Olsun

Osmanlı Devleti döneminde, toplum hayatındaki rollerini kaybeden Türk kadınları, Tanzimat’la gelişen özgürleşme ve eğitim talepleriyle değişmeye başlamış, kimlik arayışına girmiştir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadınların toplumdaki statüsü giderek güçlenmiştir. Türkiye'de kadınlara millet vekili seçme ve seçilme hakkının ilk verildiği tarih 5 Aralık 1934’ün yıldönümü, her yıl Kadın Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Türk kadınları, Avrupa’da pek çok ülkedeki kadınlardan daha önce seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur.

Kendi ayakları üzerinde durarak kimliğini korumaya çalışan, eşitlikçi ve özgür bir dünya için çabalayan, şiddet ve kötü muameleye maruz kalmaktan korunma mücadelesi veren kadınlarımızın gününü kutlayarak onlar için birkaç kitap tavsiyesi vermek istiyoruz:

1. Sylvia Plath – Sırça Fanus: Yazarın Türkçe'ye çevrilen eserleri arasında bulunan romanı, birçok kişi tarafından ilk Amerikan feminist romanı olarak değerlendiriliyor. Yazarın hayatına son vermeden önce yayınladığı son kitap olan Sırça Fanus, baş karakterinin olaylara bakış açısı ve karakteristik özellikleri bakımından aslında bir otobiyografik roman özelliğindedir.

 

2. Virginia Woolf - Kendine Ait Bir Oda:Kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesinin ve üretime katılmasının eşitlikçi ve özgür bir dünyanın kapılarını açmak için önemi üzerinde duran kitap, kadın hareketi için adeta bir başyapıttır. Ve yazar kitabında şöyle seslenir kadınlara: "Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!"

 

3. Clarissa P. Estes – Kurtlarla Koşan Kadınlar: Kitapta 16 hikaye bulunuyor. Bu hikayeler aslında geçmişten günümüze anlatılan masal ve mitlerden oluşuyor. Yazar, kadınların var olma savaşını, onların doğasını, toplumdaki yerini mitolojik bir anlatımla ele alıyor. Bunu yaparken de kadınlar kurtları özdeşleştiriyor.

 

 

4. Margaret Atwood – Damızlık Kızın Öyküsü: Feminist bir distopyayı anlatan kitap aslında çok da uzak olmayan bir gerçekliği anlatıyor. Erkek egemen bir dünyada tek görevinin üremeyle sınırlandırıldığı, mahremiyete hapsedilen kadın bedenini... Yazar şu cümleyle distopyasını özetliyor aslında; "Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.